16 Temmuz 2009 Perşembe

Kitap Önerisi


2009 istatistiklerine göre Türkiye’de televizyona olan ilgi %95’ken kitaba olan ilgi %4,5. Karşılaştırma yapmak ne kadar doğru bilmiyorum ama Japonya’da kişi başına 25 kitap düşerken Türkiye’de bu rakam 12.089 kişiye 1 kitaba kadar düşüyor. Böyle bir ülkede bu utanç verici rakamları, olması gereken düzeye getirmek bizim görevimiz. Biz bu yüzden sizlere her sayıda bir kitap önereceğiz. Okumak da size düşer artık.



Oktay Sinanoğlu bu kitabında bize hedefler, ülke hedefleri, dilimiz, kurumlarımız, uluslararası bağlamda ilişkilerimiz, ülkemiz üzerinde diğer ülkelerin düşünceleri, din vb. birçok güncel konuda bizi aydınlatıyor. Kitabın yazılmasının veya ilk basımının üzerinden yanılmıyorsam 8 yıl geçmiş olmasına rağmen konuların güncelliğini koruması da yazara neden “Türk Aynştayn” dediklerini de bize kanıtlıyor.

Kitapta değinilen konulardan en önemlisi de dil konusu. Bir ülke için dilin önemini ve bizim dilimizin de nereye gittiğini çok akıcı bir dille anlatan yazar aynı zamanda artık dilimize yerlemiş bazı yabancı kelimelere bulduğu Türkçe karşılıkları da bizimle paylaşıyor. Örneğin “üniversite” kelimesini “evrenkent” olarak Türkçe’mize bağışlıyor.

Ayrıca yabancı dilde eğitimin ne dünya ülkelerinde ne amaçla yapıldığını da belki şu anda bu eğitimi destekleyen çoğu kişinin bilmediği yönleriyle ele alıyor. Eğitimde yabancı dilin öğrencileri ezberciliğe yönlendirdiği, yabancı dil ve ders konusunun ayrı öğrenilip terimlerle birbiriyle bağlantısı sağlandığı takdirde daha kalıcı bir öğrenimin gerçekleşeceğini savunan Sinanoğlu’nun anlattıklarına katılmamak elde değil. Burdan eğitim sistemimizdeki ve bazı kurumlarımızdaki yanlışlara da değinen yazar, şu anda hiç sorgulamadan uyguladığımız birçok şeyin aslını ve bizim onu yanlış uygulamaya başlayıp daha sonra da öyle kabul etmemizi de eleştirmeden edemiyor.

Ülkemizde yabancı dil öğrenip yabancı bir ülkede yaşamına devam eden insan sayısının her geçen gün artmasına da uygun bir sözle tepki veriyor; “Ne beyin kaldı satacak ne ciğer, sonunda ciğerler de İngilizce öğrenip Amerika’ya göçtüler.”

Kitapta sadece dilden bahsedilmiyor aynı zamanda diğer ülkelerle olan ilişkilerimizden, AB’den, serbest piyasadan ve kültürümüzden bahsettiği bölümler de bulunmakta.

Kitapta yer alan ilginç bilgiler sizi okurken düşündürecek ve doğru bildiğiniz şeylerin aslını öğrenmek de sizi şaşırtacak diye tahmin ediyorum. En azından kitabın benim üzerimdeki etkisi buydu.

Kitabın konuları belki sizin hiç ilgilenmediğiniz konular ama artık bence bu konularla ilgilenmenizin zamanı geldi ve bir yerden başlayacaksanız anlatımı çok akıcı olan bu kitabın sizi sıkmayacağından ve iyi bir başlangıç yaptıracağından eminim.

Göksu Işık


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder